7 Kasım 2012 Çarşamba

Kapital'i Kirletmek...



1


Kapital'in Birinci Cildinin Birinci Kitabını, Kasım 1966'da yayınladım. Beş kitapta bitirdik Birinci Cildin baskısını. Mehmet Selik Birinci Cildin Birinci Kitabını, doçentlik tezi için çevirmiş. Sonra yayınladığı için biliyorum, "Marksist Değer Teorisi"ydi tezi. İkinci Cildin çevirisini atlamış, Üçüncü Cildin ilk bölümünü çevirmişti. Anlaşılacağı gibi, tezi için çeviriyordu. Israrı üzerine İkinci Cildi atlamış, Üçüncü Cildin Birinci Kitabını yayınlamış, bu cildi tamamlayamadan 12 Mart Muhtırası /cuntasıyla gözaltına alınmış, İstanbul'a götürülmüştüm. Yalnız değildim. Şaban Erik, Sait Çiltaş, Cenan Bıçakçı ile birlikteydik. Bu, benim, kesintisiz üç-buçuk yıl sürecek cezaevi günlerimin başlangıcıydı. Üç-buçuk yıl sonra "genel af" gündemdeyken, Mehmet Selik, Kapital'in çevirisini, bizden habersiz, yeni kurulacak bir yayınevine satacaktı. Depoda Kapital'in Üçüncü Cildinin ilk kitabının dört bin adedi duruyordu. Çeviri ücreti ödenmişti. Ben cezaevinden çıktıktan sonra çöpe atacaktım.

Ben içerdeydim. Genel af gündemde. Sosyalist kitaplar yeniden yayınlanmaya başlanmıştı. Mehmet Selik‘in çevirisini (daha doğrusu Sol Yayınları çevirisini) Odak Yayınevi yayınlamıştı. Yayınlanmadan önce de, basın yoluyla gizlice duyurulmuştu. 16.12.1973 günlü Halkçı gazetesinde şu iki haber alt alta yayınlanacaktı.


Birinci haber:
Sol Yayınları Satışa Çıktı. Mahkemelerde görülmekte olan davası sonuçlanan ve beraat eden Sol Yayınları yeniden satılmaya başlandı. Uzun süredir davası sürmekte olan yayınların beraat eden kitapları tekrar kitabevlerinin vitrinlerine çıktı. Bu arada yayınların adı Onur Yayınları olarak değiştirildi. Bu konuda konuşan yayınevi yöneticisi bundan böyle, yeni basılacak kitap ile tekrar basılacak kitapların "Onur Yayınları" olarak piyasaya çıkacağını bildirdi.


İkinci haber:
Odak Kitabevi ilk kitabını yayınladı. Kısa bir süre önce açılan "Odak Kitabevi" yöneticileri dağıtım ve yayınevi olarak da çalışacaklarını belirterek geçtiğimiz günlerde dağıtıma da başlamışlardı. Kitabevi "Sosyalizmin Alfabesi" kitabını yayınlayarak yayın hayatına da başlamış oldu. Odak Kitabevi yöneticileri bir iki hafta içinde iki kitap daha yayınlayacaklarını söylediler.

Sosyalizmin Alfabesi bizim yayınımızdı. Çeviren Mehmet Selik'di. Yayınlanacağı söylenen iki kitap Kapital'in Birinci Cildiydi. Ben, cezaevinden İlhan'a, bir mektupla, aynı gazetede yayınlanması için bir açıklama gönderecektim. 7 Kasım 1997'de Koleksiyon'da yayınladığımız Halkçı'nın haberlerinin kupürü ile Halkçı’ya gönderdiğim açıklamamız şöyleydi:

İLHAN ERDOST
Sevgili Kardeşim,
Halkçı'da bizimle ilgili bir haber var. Ben gerekli cevabı yazdım. Hemen tapesini yap. Halit Ağbeye götür; okuyun. Gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonra, bir taksiyle ve mümkünse birlikte Halkçı'ya giderek, açıklamanın 6'ıncı sayfada ve tam ve doğru yayınlanmasını sağlayın.
Gözlerinden öperim.
18.12.1973
Muzaffer Erdost


SOL YAYINLARI YÖNETMENİNİN AÇIKLAMASI
18 Aralık 1973

Sayın Gazetenizin 16 Aralık 1973 günlü sayısında, "Sol Yayınları Satışa Çıktı" başlığı altında yayınlanan haberde, "Sol Yayınları"nın adının "Onur Yayınları" olarak değiştirildiği ve yayınevinin yöneticisine atfen de, bundan sonra tekrar baskısı yapılacak kitapların "Onur Yayınlar" adı altında yayınlanacağı hususları yer almaktadır. Haberin gerçekle ilgisi yoktur. Sol Yayınları yönetmeni olan benimle de kimse konuşmuş değildir. "Sol Yayınları", adını değiştirmemiştir. Geçirdiğimiz yılların gerek yayın, gerek yurt sorunları deneyimlerinden yararlanmış olarak, Türk kültürüne hizmete daha tutarlı ve daha iyi şekilde devam edeceğimiz tabiidir.


Onur Yayınlarını ise kardeşim İlhan Erdost kurmuştur. Sol Yayınları arasında yayınlanmış olmakla birlikte, Sol Yayınlarının konusuna girmeyen Darwin'in bir kitabını Onur Yayınlarının yayınlamış olmasından da, haberde belirtilen şekilde bir sonuç çıkarmak mümkün değildir. Onur Yayınları bir yandan kendisine konu aldığı bilimler felsefesi dalında bir yayın programı düzenlerken, diğer yandan Türkiye iktisat tarihi dalında bir başka yayın programının çalışmalarını da sürdürmektedir. Gazetenize, bizim adımıza haber ulaştıranların tertip içinde oldukları kanısındayım. Sol Yayınlarıyla ilgili haberin hemen altında, yayınlarımızın ilk kitapları arasında yer alan ve son olarak dördüncü baskısını yaptığımız bir kitabın aynı çevirisini yayınlayan yeni bir yayınevinin haberinin yer alması, iki haberin de aynı kaynaktan çıktığı konusundaki kanımı güçlendirmektedir. Sol Yayınları, kurulduğu andan şu güne kadar, yayınlanabilmesi için vermekte olduğu mücadeleyi, demokratik ve yasal kurallar içinde, sonuna kadar sürdürme azmi ve inancındadır. Esasen, Sol Yayınları adı, demokratik özgürlükler için, demokratik ve yasal yoldan mücadele verenlerin simgelediği isimlerden biri olmuştur kanısındayım. Bu isim, ya yaşar ya da yaşamaz; ama değiştirilmesi mümkün değildir; buna bizim hakkımız olmamak gerekir. Esasen Sol Yayınlarının yaşamasını veya yaşamamasını belirleyecek olan, artık bizim kişisel çabamız değil, toplumun sahip olacağı düzeydir. Bunun gibi, aynı kitapları, bugün şu veya bu amaçla, şu veya bu yayınevinin yayınlaması da mümkündür; ama bunun, Sol Yayınları adı ile birlikte oluşan ve bütünleşen anlayış, düşünce ve davranış biçiminden ayrı bir nitelik taşıyacağı tabiidir.

Bizim içerde bulunmamızdan yararlanılarak, daha çevirdikleri kitaplar adliye mahzenlerinde iken aynı çevirileri başka yayınevlerine satan çevirmenler ile, kitaplarımız adliye mahzenlerinde bekletilirken, aynı kitapların aynı çevirilerini yayınlayan ve bu yetmiyormuş gibi bazı Sol Yayınlarını yayınlamak için çevirmenlere tekliflerde bulunan yayınevleri ve benzerleri tarafından, Sayın Gazetenize iletilmesi muhtemel bizimle ilgili sinsice uydurulmuş haberlere yer vermemenizi dilerim. Saygılarımla.
  
***
Sol Yayınları, Kapital’in ve Sosyalizmin Alfabesi’nin yeni çevirilerini yayınladığı zaman, Mehmet Selik çevirisi ellerde kalacaktı. Mehmet Selik, bu kez Kapital’i Doğan Yayınevine verecek, Doğan Yayınevi yayınlama olanağı bulamayacaktı. Selik, Kapital çevirilerini Cem Yayınevi'ne götürmüş, bana anlatıldığına göre, Cem Yayınevi'nin sahibi, pek tanışıklığım yoktu, saygın bir kişiydi, Kapital’i yayınlayan Sol Yayınları yönetmeni olarak aldığım hapis cezaları, cezaevi süreci, uğratıldığım baskıları terazinin bir kefesine koymuş, "Ben böyle bir onursuzluğu yapamam" demiş, yayınlamaktan kaçınmıştı. Bir kez de bu nedenle söyleyelim ki, Mehmet Selik çevirisi etik açıdan, ideolojik açıdan "onursuz"laştırılmış bir çeviridir, kirletilmiş ve kirlenmiş bir çeviridir. Eskilerin deyişiyle lanetlidir.

***

İlhan Erdost (Ö: 7 Kasım 1980)
Kapital'i yayınlamak bizim tekelimizde mi? Haşa!.. Böyle bir şey söylemedik, aklımızdan da geçmez. Gereği varsa, biri oturur çevirir. Ama şu var: Sol Yayınları, eli, kolu, dili prangalandığı zaman yalnızca 45 yılın üstünde mahkûmiyet aldığı zaman dağılmadı, dağıtamadılar. Sovyetler Birliği dağıldığı zaman dağılmadı, kendini dağıtmadı. Uzun yıllar bilekleri kelepçelendiği, içeri tıkıldığı zaman soluğunu kesmedi. Bir yanıyla, yarısıyla yaşamdan koparıldığı zaman, duraksamadı. Rengini yitirmedi. Ama her zaman bir iki yayınevi türedi. Sol Yayınları'nın ve Bilim ve Sosyalizm Yayınlarının yayınladığı kitapları yayınlamakla işe başladılar. Üstüne üstlük TÜYAP kitap fuarında, Sol/Onur Yayınları standına yönelen okura, kopyaladıkları Sol Yayınlarının çevirilerinin yanlış olduğunu papağan gibi yinelediler. Bizi yıkmak için içerden-dışardan desteklenmişlerdi, ama başaramadılar. Ya kendileri, ya yayınları mevt oldu. Fitne durmadı. İşte bir başkası. Ben cezaevindeyken İlhan'ın kiraladığı depomuzda, bizim yayınımız olmayan, haklarında kısıtlılık olan bazı kitaplar bulunduğu "ihbarı”yla depomuz kapanmış. Yıl:1982. İlhan yaşamda değil. İlhan'ın öldürülmesi davasına vekil olarak katılan Av. Metin Somuncu ile halamız oğlu Yunus Nadi Güven imzasını taşıyan "Açma Tutanağı":


AÇMA TUTANAĞI
Ankara Emniyet Müdürlüğü Şube 1. Müdürlüğünün 1.4.1982 gün ve 70006 sayılı emirleri üzerine idaremiz Yenimahalle Demetevler 1. Cad. 19/C sayılı yerde İlhan Erdost'a ait kitap deposunda, 10.11.1981 günü saat 20.45 sıralarında yapılan uygulamada bahsi geçen depoda bir takım kitapların bulunduğu bu kitapların yapılan kontrolünde ise (SAYILMAYIZ PARMAĞINAN, TÜKENMEYİZ KIRMAĞINAN ve DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN) isimli kitapların toplattırma kararı bulunduğu ve bahsi geçen deponun ise halen mühürlü olduğu. Bahsi geçen depoya 2.4.1982 günü saat 10.00 sıralarında aşağıda imzaları bulunan bizler depoya gidildiğinde deponun kapısı mühürlü olduğu ve mührünün ise sağlam olarak durduğu kapı tarafımızdan açılmak suretiyle İlhan Erdost'un eşi Gülten Erdost'un vekili olan avukat Metin Somuncu ile birlikte depoya girildiğinde depoda bulunan kitaplar kontrol edildiğinde yukarıda ismi geçen ve toplatma kararı bulunan kitaplara rastlanılmadığı tarafımızdan yapılan kontrolden anlaşılmış olup depo ve içerdeki kitaplar yukarda ismi geçen mal sahibinin avukatı olan Metin Somuncu'ya depo ve kitaplar teslim edilmiş olup işbu tutanak huzurda tanzimle imza altına alındı.

2.4.1982
Halil Sapmaz, Kom. Muavini
Baki Yaralıoğlu, Polis Memuru
Metin Somuncu, Avukat
Teslim alan: Y.Nadi Güven


Depomuzun birkaç kez yakılmasından, yakılıp itfaiyeye kitaplarımızın yıkatılmasından, yakınlarımızın gece yarıları Emniyet'e alınmasından, beni yeniden Emniyet'e götürebilmek için evimizde polisin karakol kurmasından, gece yarıları sık sık evimizin aranmasından burada söz etmek istemiyorum.
  
2

Üç yıl kadar önce, Cumhuriyet, "Kapital" ile ilgili bir haber yayınladı. Bu, Türkiye İş Bankası Yayınları yöneticisi ile Marx ve Engels'in tüm yapıtlarını (WERKE) yayınlayan Dietz Verlag'ın sorumlu yöneticisinin Kapital'in Almancadan çevirisini yayınlamak için anlaştıkları haberiydi. Türkiye'de kapital hiç yayınlanmamış gibi, satışta Kapital baskısı yokmuş gibi, ilk kez yayınlanacakmış gibi bir haberdi. O zaman Aktüel benimle konuşmuş, konuşma metni, "Kapital'in Türkçe İmtihanı" başlığı altında (12-19 Kasım 2008'de) yayınlanmıştı. Balkan Talu'nun konuşması, "Kapitali Türkçeye kazandıran Muzaffer İlhan Erdost, darbelerle, ölümle, yasaklarla örülü hikâyesini anlatıyor" üst-başlığıyla sunulmuştu. Kapital ile ilgili sorular ve yanıtlarım şöyleydi:


Kapital'in basılış süreci nasıldı?
İlk kitaplar yayımladıktan sonra bana dediler ki: Mehmet Selik Kapital’i çevirmiş, sen basar mısın? O sırada benim Kapital’i basabilecek teknik olanağım yoktu. Bu yüzden basmak istemiyordum. Bir gün, Mehmet Selik beni aradı. Selik, Kapital’in ilk cildinin 150-200 sayfalık bir bölümünü çevirmişti. Tezi için Kapital’i okurken demiş ki "Bu böyle olmayacak, ben bunu çevireyim." Almancadan çevirmişti. Ama Türkçesi sorunluydu. Erdoğan Berktay, Mehmet Selik ve ben, redaksiyonunu birlikte yaptık bir süre. Sonra Mehmet Selik, bize bıraktı redaksiyon işini. Berktay'la birlikte tamamladık. Terim tartışmaları da yapıldı. Çünkü bilimsel sosyalizmin terminolojisi Türkçede yeni oluşturuluyordu. Örneğin bütün ısrarlara karşın, artı-değer değil, "artık-değer" kullanıldı Selik'in çevirisinde. Bir de Mehmet Selik, Kapital'in birinci cildinin sonunda bulunan "Mülksüzleştirenler mülksüzleştirilirler." cümlesinin konmasını istemedi. Akademik kariyerinin tehlikeye girmesinden çekiniyordu. Selik çevirisinde o cümle çıkarılmıştı.


Hapishanede çeviri yapma sanatı
Kapital'in birinci cildinin çevirisi böyle bitti. Daha sonra ikinci cildi atlayıp üçüncü cildini yayınlamaya başladık, çünkü Mehmet Selik tezi için üçüncü cildin rant konusu dışındaki ilk bölümlerini kullanacaktı. 12 Mart geldi, ben cezaevine girdim. İlhan, bir gün cezaevine görüşe gelmişti. Mehmet Selik'in Kapital'in çevirisini bir başka yayınevine sattığını söyledi. Redaksiyonunu yaptığımız çeviri, Odak Yayınları diye yeni bir yayınevi tarafından yayımlanmış. Selik, benden dolayı, "Bu adam 36 yıl içerde yatacak, ben onu mu bekleyeceğim" demiş. Kapital'in ikinci kez çevrilmesi bizim için gündeme gelmişti, ama ben içerdeydim. "Ekonomi Politiğin Eleştirisi"ni, yani Kapital'i çevirecek arkadaşlarımız, Seyhan Erdoğdu, Vahap Erdoğdu, Sevim Belli cezaevindeydi. Mihri Belli yurtdışındaydı. Kenan Somer, Fransızca biliyordu. Kapital'in Fransızca birinci cildi, Marx tarafından değiştirilmişti. Alaattin Bilgi vardı dışarıda. Sol Yayınları'nın ilk kitabı Oscar Lange'nin "Sosyalizmin Yeni Meseleleri”ni çevirmişti. İlhan'la ona haber gönderdim. İçerde kalırsak, hepimize çevirinin ayrı ayrı bir kopyası iletilir, sonra ben bunları birleştiririm diye düşünüyordum. Ama genel aftan yararlanıp çıktık cezaevinden. Alaattin Bilgi çevirisi, Vahap Erdoğdu, Ahmet Kardam ve İlhan Erdost'un katkılarıyla redaksiyonumdan geçti ve üç yıl içinde üç cildini yayımladık. Üçüncü cildin toprak rantı ile ilgili bölümünü Seyhan Erdoğdu çevirmişti.

Bugün Kapital’i İş Bankası Kültür Yayınları basıyor. Neler düşünüyorsunuz?
Bankalar yayıncılık işine ticari amaçlarla girdiler. İş Bankası'nı Atatürk kurdu. Saygın ve ulusal bir kuruluşumuz. Yayın yapması da doğal. Ama Kapital'in Batı'da Penguen gibi salt yayın yapan yayınevleri ve genel olarak da komünist partilerle organik bağı olan yayınevleri tarafından yayımlandığı bilinir. Yalnız Kapital'in değil, Marx ve Engels'in yapıtları da, ideolojik açıdan, sosyalist ve marksist yayınevleri tarafından yayımlanır. Türkiye'de, bu yayınların yayımlanmasını Sol Yayınları üstlendi, bunun savaşımını verdi, yargılandı, tutuklandı, işkence gördü ve bir de iki kardeşten birini verdi. Şimdi, bir banka "marifetmiş" gibi "Kapital"i yayımlayacağını duyuruyor. Müjde verir gibi. Peki ama Marx'ın ünlü "Mülksüzleştirenler mülksüzleştirilir" sözünü, İş Bankası, mülksüzleşenleri mülksüzleştiren bir sermaye kuruluşu olarak kendi ideolojisiyle nasıl bağdaştıracak?

***
Niçin yazdım bunları, niçin yineledim! Tarih: 9 Mayıs 2011, Pazartesi. Cumhuriyet'in "Kültür" sayfası. Sütun başında çerçeve içinde renkli zemin üzerinde şunlar yazılı:
"Marksizmin temel yapıtının ilk cildi Yordam Kitap’tan çıktı / 'Kapital' Türkçede ilk kez aslından ve eksiksiz".
Çeviren: Mehmet Selik.

Her ne kadar Mehmet Selik adının yanına eklenti bir ad konmuşsa da, Mehmet Selik'in çevirisidir yayınlanan. Bu Birinci Cilt, Sol Yayınları’nın yayınladığı çeviridir. Ama ilk üçte biri. Erdoğan Berktay'ın iki kez redaksiyonundan geçmiş, ilk kolonlar üzerinde tashih yapılırken bir kez daha ciddi ölçüde işlenmişti. Mehmet Selik, bu çevirinin üzerine oturdu. Her ne kadar, ben cezaevindeyken, Odak'ın yayınladığı ve İstanbul'da satılan Kapital'in arasında gördüğüm bir kağıda basılı notta, Erdoğan Berktay'a gizlice küfrediliyorsa da, Sol Yayınları'nın yayını birebir ve bu kez Odak yayınları arasında basılmıştı. Bu konuda bizim söyleyeceklerimiz de vardı. Birincisi, Mehmet Selik'in Kapital'in ilk bölümlerinin çevirisi Türkçesi açısından tam bir felaketti. Felaket az gelir, rezaletti. Abdullah Nefes unuttu mu bilmem ben unutmadım. Maurice Dobb'un bir kitabını çevirmiş, Türkiye İşçi Partisi yayınları arasında yayınlanmıştı. Nefes, Selik'in Dobb çevirisinin Türkçesinin çok kötü olduğunu söylüyordu. "Bu kadar olmaz, hiçbir şey anlaşılmıyor!" diye. 

Kapital'in ilk bölümleri el yazılı ve defter olarak bana geldiği zaman, tape edilmesi için Tebessüm’ü önerdiler. Tanımıyordum. Partide (TİP'te), sayfası 25 kuruşa tape işleri yapıyor diye. Tebüssüm Sarp geldi. Ben de sayfasına 25 kuruş verdim. Bir farkla, iki aralıklı tam dolu sayfa yerine, 6 aralıklı tape yaptırıyordum. Çünkü çeviri üzerinde işliyorduk. Özellikle Kapital’in birinci ve ikinci kitabı, açıkça denebilir ki Mehmet Selik'in çevirisi değildi, Sol Yayınları’nın çevirisiydi. (Bu çevirilerin işlendiği sayfalar depomuzda, ben cezaevinden çıktıktan sonra "meçhul" eller tarafından yakılan arşivin konduğu iki sandık içinde telef olmuştu.) Mehmet Selik'e ödediğim çeviri ücretinin aynısını, Erdoğan Berktay'a ödüyordum. Tebessüm'e, aynı sayfaları ikinci kez tape ettiği için, iki kez ödeme yaptım.

Selik, bu çeviriyi "benim çevirim" diye Odak'a satmıştı, aldığı parayla Bodrum tarafında bir köy evi aldığı söylendi. Kapital’i sonra Ankara'da Doğan Yayınlarına sattı. O, bastıramadı, Yordam Üçüncü Cildin çevirisini bulamıyormuş. Cem Yayınevi’nin deposundan çıkmış üçüncü cildin çevirisi. Ama Birinci Cilt üzerinde konuşuyoruz. Yordam Yayınlarının yayınladığı çeviri birinci cildin teorik ağırlıklı ilk bölümleri, Mehmet Selik'in değil, Sol Yayınları’nın çevirisidir. Kapitali ikinci kez, Alaaddin Bilgi çevirdi, bu, Engels'in denetiminden geçen İngilizce çeviri esas alınarak çevrilmiş ve üç dilde redaksiyondan geçmiştir.

Şunu da ekleyeyim: Mehmet Selik, Sol Yayınları'nın yüzde-yetmiş oranında teker teker işlediği Birinci Kitabın redaksiyonuna üç-dört gün katılmış ve Erdoğan Berktay'ın katkısının kitabın ön sayfalarında, bir yerde mutlaka belirtilmesini istemişti. Ben de, dördüncü sayfaya, Erdoğan Berktay tarafından İngilizcesiyle karşılaştırıldığını belirtmiştim. Selik, İkinci Kitabın çevirisini getirdiği zaman, Erdoğan Berktay ile ilgili notun konmamasını istemişti. Çünkü Sadun Aren, kendisine, doçentlik tezi için göstereceği Kapital çevirisinin herhangi bir akademik titri olmayan Erdoğan Berktay tarafından gözden geçirilmiş olmasını, doçentlik tezine gölge düşürebilir öğüdünde bulunmuş, Mehmet Selik, İkinci Kitapta, Erdoğan Berktay tarafından yeniden işlendiği/redakte edildiği ibaresinin konulmamasını istemişti, biz de uymuştuk. Ama Odak yayını Kapital’in İstanbul'da satışa sunulan nüshaları arasına koyduğu basılı bir kâğıtta yazıldığı gibi, E. Berktay, kendisinin haberi olmadan çevirisini işlediği doğru değildi. Bize, "Ben sizin ne yaptığınızı anladım. Üniversitede işim var, siz buyurun çalışın. Erdoğan Bey’in de hizmetini mutlaka kitabın önünde belirtin!" demişti. Baskıya giren biçimini de görmemişti.

Cumhuriyet'in Kültür sayfasında yayınlanan haber başlığını bir kez daha yineleyelim: "İlk kez aslından" diyordu. Hayır "ilk kez" değildi, üstelik yüzde yüz Mehmet Selik çevirisi değildi. İkincisi, "İlk kez aslından" deniyor. "Aslından" da değildi, "aslından" ifadesiyle, Almanca yazıldığı için Almancadan çevrildiği anlaşılıyorsa da, Almancadan çevrilmemişti.

Mehmet Selik Kapital'i Almancadan çevirmemiştir. Bize ilk getirdiği ve Birinci Kitap olarak yayınladığımız bölümleri, Selik'in Almancadan çevirdiği doğrudur. Bu bölümlerin redaksiyonu için, Erdoğan Berktay'ın Bahçelievler'de yeni kiraladıkları evlerinde, salonun yemek masasını kullanarak redaksiyon yapıldığı yerde, beş-on sayfa ilerlendiği zaman, Almanca ile İngilizce arasında fark olmadığını görmüş, daha kolayına geldiği için, "Bundan sonraki bölümleri ben de İngilizceden çeviririm" demiş ve İngilizceden çevirmişti. Cumhuriyet'te yazıldığı gibi "aslından" yani Almancasından çevrilmemişti. 

Üçüncüsü: Cumhuriyet'teki tanıtım başlığında "ilk kez" "ve eksiksiz" ifadeleri kullanılıyor. Bununla, Mehmet Selik'in daha önceki baskıları "eksik"ti deniyorsa, bu da tam doğru değil. Ama bu "eksiksiz" ifadesiyle, otuz beş yıldır bilmem kaçıncı baskısını yaptığımız Kapital'in eksik olduğu duyumsatılıyorsa, haberi yazan ve bu "eksiksiz" ifadesini başlığa çıkaran için tek sözcük yetecektir: Ahlak-nakıs.


Anlatayım: Kapital'in Birinci Cildinin sanıyorum Beşinci Kitabını dizdirdim, bir yandan düzeltmeleri yapılıyor, bir yandan forma forma basılıyor. Kurşun döküm olduğu için, tümü dizilmezdi. Kurşun yetmezdi çünkü. Dizilen kısmın baskısı yapılır, baskıdan çıkan kurşun ile dizgiye devam edilirdi.

Mehmet Selik geldi, Marx'ın ünlü sözü "Mülksüzleştirenler mülksüzleştirilir" ibaresinin çıkartılmasını istedi. Dava açılabilir, doçentlik sınavında kaplumbağa olabilirdi. Ben kabul etmedim, bir "hakem"e gidelim dedi, Kenan Somer'i hakem gösterdi. Kenan'a gittik, anladım ki, Selik, önceden Kenan'la görüşmüş. Kenan, çevirmen istemiyorsa, çıkarman gerekir, çünkü sorumlu çevirmendir, dedi. Doğru değildi bu. Böyle bir şey konuşulmamıştı. Ama Mehmet Selik baskıyı forma forma izlemeye başladı.

Sorun mahkûm olup olmama sorunu değil, Mehmet Selik'in doçentlik teziydi. Çıkardım. Aradan bir ay geçmedi. Selik geldi. Yeni baskısını yaparken "Mülksüzleştirenler mülksüzleştirilir" ibaresini koyalım dedi. Daha tezini vermemişti. Kendisi anlattı: Mehmet Ali Aybar, bu ibareyi benim çıkardığımı düşünerek, Mehmet Selik'i uyarmış. Mehmet Selik, bunun kendi tasarrufu olduğunu söyleyince, "Olmaz" demiş, "yanlış yapmışsın”

Mehmet Selik bana gelmiş, ısrarla ve inatla, doçentlik tezini suya düşüreceği kaygısıyla çıkarttırdığı "Mülksüzleştirenler mülksüzleştirilir"i, yeni baskısına koymamı gene benden istemişti. Bu şunun için önemli. Odak'ta yayınlanan Kapital birinci cilt (sanırım iki kitap olarak yayınlanmıştı), çantada keklikti sanki. Redaksiyonu yapılmış, dipnotlar, dizin, her şey değerlenmiş olarak Odak'ın elinin altına gelmişti. (Ne keyf ama!) Odak tek başına Mehmet Selik'in çevirisi olmaktan çıkmış, kolektif çeviriyi hazır bulmakla kalmamış, kitabın teknik donanımını da hazır bulmuştu. Şu da var ki, Mehmet Selik, bu "iki sözcüğü" yerine yerleştirmiş olmalıydı, Odak'ın baskısı bu açıdan tam olmak gerekirdi. Odak'ın yayınladığı metin "Mehmet Selik" çevirisi olarak yazıldığına göre, bu çeviriyi yayınlayan Yordam Kitap, ilk kez "eksiksiz" diyemezdi, çünkü Mehmet Selik sağlığında kendi eksiğini kendisinin gidermiş olması gerekirdi. 

"İlk kez ... eksiksiz" söylemiyle, kitabevlerinin raflarında otuz beş yıldır eksiltmediğimiz Alaaddin Bilgi çevirisini kastediyorlarsa (okura böyle bir şey duyumsatılıyorsa), bu bir "hile"dir, böyle bir hile, Yordam'ın yayımını arındırmaya yetmez. Çünkü onun üzerindeki kir, kirlenen ve kirletilen bir tarihin kiridir.


Muzaffer İlhan Erdost
Sol Yayınları Sorumlu Yönetmeni
22 Ekim 2011, Ankara
(Bu makale 7 Kasım 2011 tarihli Sol ve Onur Yayınları'nın Kataloğunda yayınlanmıştır.)






1 yorum:

  1. Bu konuda aşağıdaki kaynak ilgi çekebilir:

    Yalçıntaş, Altuğ. (2012). “Yayıncılık Endüstrisinde Yapay Seçilim: Marx ve Engels’in Politik İktisat Metinleri Üzerine Bibliyografik Bir İnceleme” İçinde: Sevinç Orhan, Serhat Koloğlugil, Altuğ Yalçıntaş (der.) İktisatta Bir Hayalet: Karl Marx. (İstanbul: İletişim Yayınları): 141-179.

    YanıtlaSil