Sen kıçını
yırta yırta kazandığın günlük 100 lira cironu “feda” eder, dükkânını kapar,
Süleyman Seba’nın
cenazesine gidersin; semtin göbeğindeki Kartal Yuvası’nda
aynı gün tanesi 100 küsur liradan arkasında Seba yazan forma satar kulübün.
İşte buna kapitalizm derler çocuğum.
Statta
konuşma yapan kulüp başkanı Beşiktaşlılık duruşundan, onurdan, haysiyetten
bahsederken, o tribünler, o başkanın lafını boşuna kesmez “Seba yapsana Seba
yapsana, stadın adını Seba yapsana” diye. O tezahüratın açıklaması şudur: Laga lugayı
kes, götün yiyorsa kulübün adını Seba koy. Sonra konuş”.
O ağzınızdan
düşürmediğiniz Beşiktaşlılık duruşu içinizde biraz kaldıysa o stadın adını
Süleyman Seba(*) koyun. Siz kulüp tüzüğü gereği Süleyman Seba’nın adını,
sponsor adından önce geçirin, yani sadece kulüp yasalarına uyun, biz ona da
razıyız. (Süleyman Seba Vodafone Stadı)
(*) Süleyman
Seba’dan önce birçok Beşiktaşlının gönlünden geçen, stadın adının Şeref Bey
Stadı olması. Yıllardır da konuşulur. Bugün gündem Süleyman Seba diye onun adı
anıldı ama Seba’ya kadar Şeref Bey var, Baba Hakkı var…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder